Bu Sayfa, Bir Durak Yeri

Uzun zamandır içimde birikenleri derli toplu hâle getirmemiştim.
Strateji belgeleri yazarım yıllardır: yol haritaları, etki raporları, proje önerileri… Hepsi bir hedefe varmak için. Hepsi bir sonuca ulaşsın diye.

Bu sayfa ise farklı. Burada varmak istediğim bir yer yok. Sadece durmak istiyorum.

Bir keresinde, bir köyde, yaşlı bir teyzeyle konuşuyordum. Zaman dar, sorularım hazır:
“Ne değişmeli? En çok neye ihtiyacınız var?” yanıtladı. Sonra sustuk.
O sessizlikte anladım: Benim sorularım bir proje döngüsünün parçasıydı; onun cevapları ise bir ömrün ağırlığını taşıyordu.

Bir projede çalışırken, sahada yaşlı bir kadınla konuşmuştum. Zamanımızın kısıtlılığından sebep arada bir bağ kurduktan sonra ona sorular soruyordum: “Ne değişmeli?, Neye ihtiyacınız var?” O da yanıtlıyordu. Ama bir süre sonra sustuk. O sessizlikte gördüm: Benim sorularım bir projenin ve tanıtım çalışmalarının iyileştirilmesi için sorulan sorulardı. Onun yanıtları ise bir ömrün ağırlığını taşıyordu.

Aralarındaki uçurum, bugün burada durmamın tam nedeni.

Sivil toplumda çalışıyorum. Kaynak yönetimi, proje tasarımı, etki ölçümü gibi işler günlük rutinimin bir parçası. Bu rutin içinde zamanla fark ettiğim şey şu oldu: Bütün bu araçlar ve yöntemler, nihayetinde insanla ilgili. Sahaya çıktığımızda günlerce bazen saatlerce süren yolculukların arından karşılaştığımız kişilerle kurduğumuz temas, çoğu zaman birkaç saat, bazen birkaç dakika sürüyor. Bir çay içiliyor, birkaç soru soruluyor, not alınıyor, sonra yola devam ediliyor. Sonra o dinlediklerimi, bir plana, bir projeye, bir anlatıya dönüştürmeye çalışmak. Bazen başarıyor. Bazen arada bir şeyler kaybolup gidiyor.
Bu sayfa, kaybolanları hatırlamak ve
bu kısa karşılaşmalarda, insanların söyledikleri kadar söylemediklerini de paylaşmak için.

Strateji, bir sistemdir. İnsanı planlar, ölçer, yönlendirir. Ama insan, o sistemin dışına taşar.
Bir sessizlikle, bir iç çekişle, bir bakışla, anlatılamayan bir ağırlıkla.
İşte bu sayfa, o taşmaya yer açmak için.

Burada yazmak istediğim şeyler basit: bazen plan yaparken aldığım kararlardan ya da o esnada duyduğum tereddütlerden söz edeceğim. Bazen bir yolculukta yakaladığım bir andan, bir fotoğrafın bana hissettirdiklerinden, bir kitabın açtığı kapıdan, ya da sıradan bir akşamüstünün sessizliğinden…

Yazının bana öğrettiği bir şey var: Düşünce, yazılmadığı sürece tam şekillenmez.
Kafanın içinde dolaşır durur. Ama kâğıda döktüğünde bir yere oturur.
Ya da oturmaz, ama o zaman da görünür olur: eksikliği.
Bu yüzden yazmak istiyorum. Tam olmasalar bile.

Bazen uzun uzun, bazen iki satır.
Bazen bir sabah içime çöken tek bir cümle, bazen bir senelik sürecin yavaş yavaş çözülüşü.
Bir filmin sonunda kalan boşluk, bir şehrin ritmi, bir konuşmanın ardından havada asılı kalan soru…

Düzenli yazmaya çalışacağım. Ama takvim değil, ihtiyaç belirleyecek.
Bu sayfa, bir sonuç vermek için değil.
Yolda olmak için.

Ve belki de en önemlisi: Bu sayfa, benim için olduğu kadar, seninle düşünmek için.
Çünkü yollarda öğrendiğim en önemli şeylerden biri de bu:
Düşünmek, yalnız yapılan bir iş değil. Birileriyle paylaşıldığında derinleşir.
Sen okudukça ben de düşüneceğim.

Bu yazı, bir başlangıç.
Belki de sadece bir durak.
Yola devam edelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0

Subtotal